Hacettepe Üniversitesi öğretim elemanı Dr. Gülin Öğüt Eker, “Futbolun Dayanılmaz Çekiciliği, Büyülenen Taraftar Portresi�” başlıklı makalesinde, araştırma şirketlerinin anket çalışmaları başta olmak üzere, emniyet kayıtları, adli makamlara yansıyan davalar, internetteki resmi ve taraftar siteleri, yazılı ve görsel basın ve taraftar sloganlarını kültürel doku analizine tabi tutarak futbol kültürü içinde taraftarlık olgusu ele alınıp incelemiş ve bu bağlamda üç büyükler olarak anılan Galatasaray (GS), Fenerbahçe (FB) ve Beşiktaş (BJK) taraftarlarının fanatiklik derecesini tespit etmeye çalışmıştır.
Araştırma sonunda, Beşiktaş taraftarlarının diğer taraftarlara oranla daha fanatik olduğu düşüncesine ulaşılmıştır.
Bu konuda bir başka çalışma da Bahçeşehir Üniversitesi’nden Gültekin Salman tarafında yürütülmüştür, 2004�2005 sezonunda, 594 Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş taraftarı üzerinde yaptığı ve davranışsal, tutumsal ve futbol takımı bazında yapılan genel sadakat değerlendirmesinde, takımına en sadık taraftar sıralamasının Beşiktaş, F.Bahçe ve G. Saray şeklinde gerçekleştiği görülmüştür. Araştırma, taraftarların takımlarını değiştirmeyi düşünmediklerini; arkadaşları, akrabaları ve çocuklarının da kendi takımlarını tutması için çalıştıklarını ortaya koymuştur.
Maç mı, evlat mı?
Futbolun erkeklerin psikolojik sağlığına etkileri üzerine araştırmalar yapan Northumbria Üniversitesi Psikoloji Bölüm Başkanı ünlü İngiliz psikolog Dr. Sandy Wolfson, İngiliz futbolseverlerin İngiltere Milli Takımı’nı dünya kupası finalinde izlemeyi ilk çocuklarının doğumunda bulunmaktan önemli bulduklarını tespit etmiştir.
Erkeklerin futbol izledikleri sırada normal hayatta bastırdıkları duyguları dışa vurduğunu söyleyen Wolfson, "Futbol izlerken erkekler takımları gol yiyince ağlıyor, gol atınca birbirine sarılıyor, istedikleri gibi gülüp eğlenebiliyor. Yani duygularını yansıtma bakımından etraflarındakilerin tepkisinden endişe etmeden kızlar gibi davrandıklarını ve futbol maçı izlemenin erkeklerin psikolojik sağlığı üzerinde oldukça etkili olduğunu belirtiyor. Futbol fanatiği erkeğin kız gibi tepki vermesi Dr. Wolfson’un en çok dikkatini çeken nokta olmuştur.
Dünya Kupası sponsorlarından Duracell'in yaptığı araştırma, erkeklerin yüzde 94'ünün ne kadar kötü durumda olursa olsun tuttukları takımdan asla vazgeçmeyeceklerini, yüzde 52'si iyi gitmeyen bir evliliği bitirme konusunda tereddüt etmeyeceklerini göstermiştir. Takımın durumunun düzelmesini kötü giden evliliklerinin düzelmesinden daha çok önemseyen bir taraftar kitlesi var.
Erkeklerin tuttukları takıma karşı sadakatleri ile eşlerine karşı sadakatini karşılaştıran psikolog Aric Sigman ise, "aynı sadakat, bağlılık ve fedakârlığı eşlerine karşı göstermiş olsalardı, boşanma oranı yüzde 50 azalırdı" tespitinde bulunuyor.
Dr. Sigman ayrıca, "politikacıların sadakat konusunda bukalemun gibi görüldüğü, işlerin ve ilişkilerin birbiri ardına değiştiği günümüzde erkekler sadakat duygusunu inandıkları tek şeye karşı besliyorlar, o da futbol" diyor.
Takım değiştirmek mi, asla�
GENAR araştırma firması tarafından 2004 yılı Haziran ayında 11’i süper ligde takımları bulunan, 5’i de daha önce takımları süper ligde oynamış 16 ilde, 15 yaş üzeri nüfus dikkate alınarak 4164 kişi üzerinde yapılan ve benim de danışman olarak katkıda bulunduğum “Türk Toplumunda Futbol Algısı” başlıklı araştırma, bir takım tutanların %96’sının takımını hiç değiştirmediğini ortaya koymuştu. Değiştirdim diyen oransal olarak küçük grubun ise erken çocukluk yıllarında takım değiştirdiğini göstermişti.
Takımlarının şampiyonluğu için bir şeyler feda edip etmeme durumu sorulduğunda, %5’i parasını, %3’ü tüm mal varlığını, %3 canını, %1 eşini feda edebileceği gerçeğini ortaya çıkardı.
bu herşeyi açıklıyor sanırıım!!
biz bir efsaneyizz!!